Otomotivde 'Made in EU' endişesi

Avrupa Komisyonu, Avrupa otomotiv sanayisini temiz ve rekabetçi bir yapıya dönüştürmeyi amaçlayan kapsamlı bir politika paketini kamuoyu ile paylaştı. Otomotiv Paketi kapsamında birçok alanda atıfta bulunulan “Made in EU - AB’de Üretilmiştir” vurgusu korumacı bir çerçeve çizerken, Türkiye otomotiv sanayisinin ihracatı ve ülke ekonomisi açısından önemli riskleri ön plana çıkartıyor. 

 

 

Avrupa Komisyonu, Avrupa otomotiv sanayisini temiz ve rekabetçi bir yapıya dönüştürmeyi amaçlayan kapsamlı bir politika paketini kamuoyu ile paylaştı. Otomotiv Paketi, Avrupa Birliği’nin (AB) emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak yolunda önemli esneklikler sağlarken, batarya üretimini güçlendirmek için destekler ve üretim süreçlerini kolaylaştıracak idari yükün azaltılması gibi önemli tedbirler içeriyor. Pakette ayrıca AB’de üretilen küçük elektrikli araçlara yönelik önemli teşvikler yer alıyor. Avrupa otomotiv sanayisinin dönüşümünü hızlandırmak ve küresel rekabet gücünü artırmayı hedefleyen paket kapsamında birçok alanda atıfta bulunulan “Made in EU - AB’de Üretilmiştir” vurgusu korumacı bir çerçeve çizerken Türkiye otomotiv sanayisinin ihracatı ve dış ticaret dengesi açısından önemli riskleri ön plana çıkartıyor.

Türkiye'nin toplam ihracatında yüzde 17 pay ile sektörel bazda en yüksek ihracatı gerçekleştiren otomotiv sanayisi, ihracatının yüzde 60’dan fazlasını Avrupa Birliği (AB) ülkelerine gerçekleştiriyor. Bu nedenle Otomotiv Paketi Türk Otomotiv Sanayisi ve ülke ekonomisi açısından kritik önem taşıyor. Türkiye otomotiv sanayisine yön veren 13 üyesiyle sektörün çatı kuruluşu konumunda olan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu açıklanan paket ile ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Avrupa Birliği otomotiv sanayisinin rekabetçiliğini korumak amacıyla bir dizi politikayı devreye almak üzere 2025 yılının başından bu yana yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor.

Şubat ayında açıklanan Temiz Sanayi Mutabakatı ve mart ayında açıklanan Otomotiv Sanayi Eylem Planı ardından dün açıklanan Otomotiv Paketi, AB’nin bu konudaki istikrarlı duruşunun bir göstergesi oldu. Gümrük Birliği'nin 30 yıla yakın süredir geliştirdiği AB ile Türkiye arasındaki kuvvetli entegrasyon ile tüm tedarik zinciri yıllar içerisinde bütüncül bir yapıya dönüşmüş durumda. Karşılıklı kazanç ilişkisi ile bugünlere gelen kuvvetli ticaret ilişkisi sonucunda, AB’nin araç ithalatında Türkiye 2. araç ihracatında ise 3. sırada yer alıyor. Tamamlanmış araç ticaretinin ötesinde karşılıklı tedarik sanayi ticaretinde de yüksek bir hacim ve denge söz konusu. Dolayısıyla AB’de açıklanan politikalar otomotiv sanayimiz ve ekonomimiz için hayati önem taşıyor.”

OSD Başkanı Eroldu, bir süredir dikkat çekmekte oldukları “Made in EU” yaklaşımının Otomotiv Paketi’nde emisyon azaltım hedefleri, küçük elektrikli araç üretimi ve satışı, kurumsal araç filolarının yenilenmesi gibi birçok teşvik alanında ön koşul olarak vurgulanmasından endişe duyduklarını altını çizerek, “Avrupa Komisyonu, AB otomobil pazarının yüzde 60, hafif ticari araç pazarının yüzde 90’ını oluşturan Kurumsal Araçlar için sıfır veya düşük emisyonlu, ‘AB’de Üretilmiş’ araçlara yönelik özel mali teşvikler planlamak niyetini net olarak ortaya koymuş durumda. Burada ‘AB’de Üretilmiş’ tanımının ne olacağı kritik önem taşıyor. Komisyon tarafından 28 Ocak 2026’da görüşe açılması öngörülen ‘AB’de Üretilmiş’ tanımı ilk aşamada otomotiv sanayisini etkileyecek gibi görünmekle birlikte ilerleyen süreçte tüm sanayi politikasına yön vererek diğer tüm sektörlere de yansıyacaktır. Ülkemizin yatırım ortamı ile mevcut yatırımlar açısından büyük risk teşkil eden bu tanıma Türkiye’nin de dahil edilmesi ülkemiz ekonomisi açısından hayati önem taşıyor” dedi.

 

“Ülkemizde üretilen taşıt araçları ve parçalarının söz konusu tanımın dışında bırakılması Gümrük Birliği’nin Türkiye ve AB’ye getirdiği avantajı ortadan kaldıracak ve bu yapının işlevini yitirmesine neden olacaktır” diyen OSD Başkanı Cengiz Eroldu, “Türkiye’nin Gümrük Birliği ortağı statüsü gereği, ‘Made in EU’ uygulamalarında Avrupa Birliği ile eşit şekilde değerlendirilmesi ve teşvik mekanizmalarının dışında kalmaması son derece önemli olup, Türkiye ve Avrupa otomotiv sanayilerinin rekabetçiliğini koruyabilmeleri için Türkiye'nin bu tanıma dahil edilmesi stratejik bir gerekliliktir” açıklamasında bulundu.